Altkat Sanat Tiyatrosu podcast serisini hazırlayan isimlerden olan Müge Saut, “Podcast, hazırlığından çekimine ve montajlanmasına değin zaman gerektiren bir alan. Bu anlamıyla oluşturduğumuz formatta devam edeceğiz,” diyor.

Seyhan Akıncı

Milliyet Sanat – Kasım 2021

  • Altkat Sanat podcast serisi tiyatro insanlarından sahneleme aşamalarına pek çok temayı işliyor. Tiyatro öğrencileri belki de meraklıları için oldukça eğitici de bir yanı var… Nasıl  belirliyorsunuz içeriği?

İzleyicinin tiyatro okuryazarlığı konusuna eskiden beri ilgi duyuyor ve bu konuda çalışmalar yürütüyorduk. Hepimiz biliyoruz ki tiyatronun estetik niteliği her geçen gün değişiyor ve gelişiyor. Daha beden performansının öne çıktığı, izleyiciyi kışkırtan, yakasına yapışan bir nitelik her geçen gün artıyor. Bu anlamıyla gerek tiyatro tarihi gerek öncü yönetmen ve oyuncuları bu mecra aracılığıyla dinleyicilerle paylaşmak istedik. Sonrasında aldığımız öneriler ve yorumlarla günceli ve söyleşileri de katmaya başladık. Salgın döneminde daha çok tiyatroları nasıl etkilediği konusu öne çıksa da tiyatro insanlarından vazgeçmedik. Canlı sanat vurgusu bizim açımızdan önemli insanları tiyatro tarihiyle, güncelle, tiyatro insanlarıyla tanıştırmak bir canlı sanat izleyicisi olarak niteliğini arttırmak yaptığımız işin bir parçası haline geldi.

  • Poscast’lerin dinlenme oranı pandemide artış gösterse de Altkat Sanat podcast olarak pandemi öncesinde başladınız yayın hayatına… Nasıl bir motivasyonla yol çıktınız?

Evet, fakat pandemi döneminde yükselişe geçtiğimiz doğru. Podcast yayınları her geçen gün değişen gelişen ve nitelikli işlerin çıktığı bir mecra. Bizim ve birçok podcast yayıncısı her hangi bir ekonomik getirisi olmadan bu çalışmayı özveriyle sürdürüyor. Elbette finanse edilen içerikler de mevcut biz o cenahta değiliz. Çünkü en yakınlarımız bile bu yayınların bir finansörü olduğunu sanıyordu ilk başta. Bunu özellikle belirtmek isteriz… Biz insanların değişebileceğine inananlardanız yaptığımız yayınlarda da bu değişime katkı sunacağına inanıyoruz. Yayınlara başlamadan önce yaptığımız çalışmalarda podcast alanında bir iki söyleşi dışında tiyatroya dair bir içerik bulamadık. Dinleme sayılarının her geçen gün arttığı bir ortamda tiyatro sanatının da ifade edilmesi gerektiğine inandık. En büyük motivasyonumuz bu oldu.

  • Pandemi demişken onunla vedalaşmasak da tiyatrolar artık tam kapasiteyle oyunlarını oynamaya başladı. Nasıl bir süreç yaşadınız?

Özel tiyatrolar tercihli olarak tam kapasite açıyor. Belediyeye bağlı sahneler yine yarı kapasiteyle veriyor sahneleri. Ödenekli tiyatrolar da yarı kapasiteyle açıyorlar. 18 aylık bu süreç bizim için ciddi bir yıkıma neden oldu. Kapanan tiyatrolar atölyeler oldu. Çeşitli tiyatro örgütlülükleriyle bir mücadele biçimi geliştirdik. Kimi konularda başarılı olduk kimilerinde olamadık. Kiralarımızı, vergilerimizi vb ödemeye devam ettik. Yövmiye sistemiyle çalışan oyuncular –ki büyük bir bölümü böyledir- oldukça zor zamanlar geçirdiler ve aynı zorluk aşılmış değil. Umudumuzu kaybetmeden sanatımıza, hayata tutunmaya çalıştık tiyatrocular olarak.

  • Bu dönemin bir ürünü olacak mı peki?

Aslında oldu. Öncelikle Arkadaş Z. Özger’in şiirlerinden sahneye adapte ettiğimiz oyunumuz çıktı. Önce bir araya gelmeden görüntülü prova süreci geçirdik şimdi de sahnelemeye başladı. 1974 yılında kaybettiğimiz bu toprakların yetiştirdiği önemli bir şair. Şiirin sahnelenmesi oldukça zor bir iş fakat altından kalktığımızı sanıyoruz. En azından izleyicilerden aldığımız tepkiler bu yönde. Yeni oyunların da provalarına başladık, fakat bu sefer yüz yüze. İki oyun daha çıkacak Aralık ayında.

  • Podcast serisinde iki yıla yaklaşıyorsunuz. Yola çıkış motivasyonunuzu ve yaptığınız kilometreyi düşününce bu deneyimi nasıl anlatırsınız?

Podcast yayınları yurtdışında daha eskilere dayansa da ülkemizde yeni bir alan. Özellikle spotyfy’in gelişmesi podcast konusunda yatırım yapması bu alana ilgiyi arttırdı. İşe giderken kulaklıkla ya da otomobil içinde çok fazla dinleniyor. Türkiye’de podcast işine giren hemen hemen herkes el yordamyla yolunu buluyor. Bizde de farklı olmadı. Önceleri gençleri hedeflesek de gördük ki 40 yaş üstü dinleyicilerimiz de arttı. Yani podcast dinleyen kişiler sadece gençlerden oluşmuyor. Bunu görmüş ve deneyimlemiş olduk.

  • Çok spesifik bir alanda içerik ürettiğiniz için dinleyicilerin sizinle iletişime geçtiğini düşünüyorum.  Ulaştığınız kitleyle nasıl bir alışverişiniz var podcast seriniz konusunda?

Tiyatro milyonları peşinden sürükleyen bir sanat değil bunun farkındayız. Belki insanlar haber gibi güncel konuları daha çok dinlemek isteyeceklerdir. Fakat şunu biliyoruz; estetik bakış açısı gelişmeyen toplumlar yerinde saymaya devam eder. Estetik hazzın oluşması günceli ve geleceği daha net kavramamıza neden olacaktır. Sanat insanın analitik düşünme biçimini geliştirir. Hele hele içinde yaşadığımız şu skolastik dönemde sanata daha fazla ihtiyacımız yok mu?

  • Yola nasıl devam edeceksiniz? Daha farklı yapmayı planladığınız şeyler var mı podcast serinizle ilgili?

Tüm podcast içerik üreticileri için oldukça meşakkatli bir süreçtir bu yayınlara hazırlık. Hazırlığından çekimine ve montajlamasına değin zaman gerektiren bir alan. Bildiğiniz gibi biz de hem tiyatro yapıp (bunu tiyatroyu ayakta tutmak olarak anlayabilirsiniz) hem de podcast içeriği üretiyoruz. Zevkli mi, eğlenceli mi? Hem de çok. Tiyatro kıskanç bir meslektir, hep onunla ilgilenilmesini ister bu anlamıyla oluşturduğumuz formatta devam edeceğiz gibi görünüyor.

  • Siz neler dinliyorsunuz? Nasıl bir podcast dinleyicisisiniz?

Belirli takip ettiğimiz yayınlar var. Günlük haber-yorum dışında daha çok tarih, felsefe konularına ilgi duyuyoruz. Tiyatrocuların genelde sabit yaşam alışkanlıkları yoktur. Her şeye ilgi duyabilirler. Hem zamanın ruhunu anlamak hem de kendisini geliştirecek farklı bilgi ve deneyim oluşturmak adına gözümüz hep bu alanlardadır. Bu yüzden gelişigüzel dinlediğimiz podcastlerde oluyor. Kendi gelişimimize etki edecek alanlar bulmaya çalışıyoruz. Bir çeşit meslek hastalığı.